Ahmet Bey anlatıyor, Sinan Bey destek veriyor, ben de dinliyorum. Tarihî Taksim ve Kırkçeşme Su Yolları...

❌ Bu sebepten dolayı gelemedim. ✅ Bundan dolayı gelemedim. ✅ Bu sebepten gelemedim.

Hayatımda bir kez bal kabağı çorbası içtim. Yapan kişi de ilk kez yapıyordu. Ben çok beğendim, kendisi zor içti. Annem Brüksel lahanası yapmıştı bir gün. Aldığım ilk lokmayla sofradan kalkmam bir oldu. Hayatımda yediğim en kötü şeydi. Babam ise bayıldı.

Teneke kutu koleksiyonumu gösteririm belki bir gün.

Efsaneyi hatırlayalım. 🤣 Amerikan dergisi Life'ın kapağındaki propaganda haritasını Almanların paylaşım haritası zannetmiş. 90'lı yıllarda İnternet yayılmaya başladığında, genel ağın bu anomalileri çözeceği söylenmişti. Çözemedi maalesef.

İyi akşamlar arkadaşlar. İsrail bir terör örgütüdür. Tarih kitapları bugün Nazileri nasıl yazıyorsa gelecekte İsrail'i de öyle yazacak.

İyi akşamlar arkadaşlar. İsrail bir terör örgütüdür. Tarih kitapları bugün Nazileri nasıl yazıyorsa gelecekte İsrail'i de öyle yazacak.

İçim parçalandı akşam akşam...

Sözlük ahlak kitabı değildir. Sözlük, anlam ihdas etmez, yeni anlam tayin etmez. Sözlüğün tek bir görevi vardır, kullanılan anlamları tespit edip bu anlamları derleyerek yazıya geçirmek... Bir kelimenin kötü bir anlamı varsa bunun sorumlusu sözlük değildir.

Şekerim, acilen 100 bin TL bulmam lazım.

Türkçe okuma yazma öğrenmek açısından Latin alfabesi ile Arap alfabesini karşılaştıran, meseleyi efrâdını câmi, ağyârını mâni bir şekilde anlatan, derli toplu bir yazı: (İlk yedi paragraf yazının tarihini özetliyor.) medium.com/tipografi/t%...

380 saat sürecek kaligrafi kursuna yazıldım. Mayısa kadar ne öğretecekler bilmiyorum.

"Kulak" ve "mujik" Türkçeye yerleşmiş ama "narodnik"ten haber yok. Yoksa o, özel isim miydi? #birkelime

"Günaydın" kelimesi tuttu fakat "tünaydın" tutmadı. İkisi de Cumhuriyet öncesinde Türk Ocakları çevrelerinde türetilen kelimelerden. Aslında "günaydın"ın da yüzüne bakan yoktu da Cumhuriyet'le birlikte okullar sayesinde yaygınlaştı. +++ "Cumhuriyet", 1932 👇

Aslında "se(h)pa" ile "tri-pod"un aynı şey olması gerekiyordu zira literal olarak birbirinin muadilidir ama olmamış. Bir de sacayağı var ki o da aslında üç ayaklı bir şey.

✅ Sizlere veda ediyorum. ✅ Elveda... ❌ Sizlere elveda ediyorum.

"Bayağı" kelimesinin "oldukça, çok" anlamı da var elbette ama yazı dilinde bu kelimeye mahkûm değiliz. Yerine göre "oldukça" veya "epey" de kullanılabilir. Yeni yazar ve çevirmenlerde görüyorum, dili kısırlaştırmayalım. Hele hele bunu "baya" diye yazmak çok yanlış. #birkelime

Tvitır'dan geliyorum, o kadar boş şeyler tartışıyor, öylesine saçmalıyoruz ki günün sonunda elde avuçta hiçbir şey olmadan dımdızlak oturup kalıyoruz. Boşa geçen saatler, günler, aylar...

Mezatta kalemi tanıtan münadi arkadaş, "Henüz bu kalemle vedalaşmaya hazır değil!" dedi. İşimiz gücümüz bu minvalde.

Haklısın bir tanem.

Kadın hem doktor hem eğitim bilimci. Birinde profesör ünvanı var, diğerinde doktora yapmış. Bunları bitirdikten sonra da hukuk okumuş, avukat olmuş. No kamınt.

Sırt çantamda taşıdığım kitap diğer eşyalara sürtünmekten dolayı çok yıpranıyor. İçine bir kitap, bir de defter sığacak bir kılıf veya benzeri bir muhafazaya ihtiyacım var. Fermuarlı olmayacak, pratik olması lazım. Kullanan var mı? Tavsiyelere ihtiyacım var.

Sırt çantamda taşıdığım kitap diğer eşyalara sürtünmekten dolayı çok yıpranıyor. İçine bir kitap, bir de defter sığacak bir kılıf veya benzeri bir muhafazaya ihtiyacım var. Fermuarlı olmayacak, pratik olması lazım. Kullanan var mı? Tavsiyelere ihtiyacım var.

Şöyle kitapları görünce insanın yeniden kütüphane kurası geliyor. Şömizli kitapları çok seviyorum. Faber & Faber de ne itinalı kapaklar hazırlamış öyle; al, ders diye okut... Lawrence Durrell, "İskenderiye Dörtlüsü: Justine, Balthazar, Mountolive, Clea" (1957-60)

Şu siteyi biliyor musunuz? Dünya haritasından bir ülke ve bir de 10 yılllık dönem seçiyorsunuz (50'ler, 60'lar gibi), sistem size o dönemde o ülkenin popüler parçalarından örnekler dinletiyor. Eskiden sınırsızdı, malesef ücretli yapmışlar. app.radiooooo.com

Dün @yetersizarsiv.bsky.social ile konuşmuştuk, bugün arkadaşla kalem toplantısında önüme geldi. Güzel mürekkep ve isim...

Lütfen stok yapmayın, bittikçe ihtiyacınız kadar alın. 🤭

Kundera'nın öykülerini çok sevmiştim, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'ne de öyle bir beklentiyle başlamış ama beş on sayfadan fazla tahammül edememiştim maalesef. Sarmadığı için bitiremediğim çok kitap oldu böyle: Kumarbaz, Osmancık, Unamastica Alla Turca...

Pelikan marka dolma kalemlere ait reklam serisi. 1937-1938 yıllarına ait. Her bir reklamda analoji yoluyla kalemin farklı bir yönünü ön plana çıkarmışlar. #dolmakalem

Acil 400 bin TL lazım.

Vintıc mekanik kurşun kalemlerin, özellikle Pelikanların hastasıyız. Güzel fiyata bulunca iki tane aldık, biri arkadaşımın. Tek kötü yanı, 1.18 uç kullanmaları.

Bir kitap, üç çeviri: Gustave Flaubert, - Yerleşik Düşünceler Sözlüğü - Kabul Görmüş Kanaatler Sözlüğü - Makbul Fikirler Lugatı

"ben bir deli fışkın değil miyim sahibim Köroğlu'nun da sahibi değil mi ve çocukların ezbere bildiği gömleğimin kendirini kendim ekmedim mi..."

Yeni eğitim-öğretim yılımız hayırlı olsun artık...

Arapçadan aldığımız "kalabalık" kelimesi, "galebe" ile aynı kökten geliyor (galebelik, bk. galebe çalmak) hatta "galip" ve "mağlup" da bunlarla akraba. Esasen sayısal üstünlük belirten kelime kargaşa, izdiham anlamında bizden İsveççeye de geçmiş. bk. Kalabaliken i Bender XII. Karl (Demirbaş Şarl)

"Kezban" ismiyle ilgili olumsuz algının, küçümseyici imaların müsebbibi olan eser: Muazzez Tahsin Berkand'ın romanından sinemaya uyarlanan film 1963'te çekilmiş.

İthalatçı firma, ürünün orijinal ambalajındaki metni Gugıl Çeviri'nin 10 yıl önceki sürümüne çevirtmiş.

Çocukken yaşadığım tatsız bir deneyimden dolayı -ev sahibi kadın bamyanın sap kısmını yanlış soyduğu için sanırım- bamyadan nefret ettim, ağzıma sürmedim. 23 yaşındayken misafirliğe gittiğim akadaşımın annesi bamya yapmış, mecburen yedim ve beğendim. Şimdi yiyorum. :)

Bir ara tamir videosu izlemekten sıkıldımda tır sürücüsü videoları izlemeye başlamıştım. Bir işle uğraşırken arka planda bir şey dinlemek iyi geliyor. Odaklanmak gerekmediği için iyi bir alternatif. Sesli kitap dinleyemiyorum maalesef.

Azerbaycan diline merakınız varsa yahut zaman zaman görüp de anlamadığınız kelimeleri öğrenmek istiyorsanız Prof. Mesud Mahmudov rehberliğinde bir heyet tarafından hazırlanan ve birçok sözlüğü barındıran bir korpus hüviyetindeki şu siteye bakabilirsiniz: korpus.azerbaycandili.az/dictionary

Son dönemde sık duyduğumuz "zorbalamak, ifşalamak" gibi kelimelerle ilgili görüşüm şu şekilde: Bunlar, evet kulak tırmalıyor, çirkin geliyor bize. Fakat dilin yeni kelime türetme, yeni kullanımlar oluşturma yollarından biri de budur zaten. Doğuma tanıklık ediyoruz.

İngilizcedeki "tuna fish"i gören, sözlüğe hiç bakmadan "tuna balığı" diye çeviriyor. Özellikle film alt yazılarında çok rastlıyorum. Biz buna ton balığı demiyor muyuz?

Okullar açılıyor, kalemleri hazırladınız mı gençler?

Sürekli karışıyor. Birebir: 1. Etkisi kesin olan. 2. Tam istenildiği gibi. Bire bir: 1. Ölçü, miktar vb. özellikleri eşit olan. 2. Bir başkasının aynı olan. 3. Yüz yüze. #karıştırılankelimeler

Çocukken ayakkabı boyacılarını izlemeyi çok severdim. Şimdi de Yutub'da marangoz, demirci, deri ustası filan izliyorum sıkıldıkça. :) Pandemide iyice sıkılıp köpek kuaförlerini izliyordum. İş yapanları, daha doğrusu esaslı bir değişim meydana getirenleri izlemek çok rahatlatıcı. Bir sebebi olmalı.

Her tür dil yanlışını, türlü çeşitli gramer absürtlüğünü ve kelime hatasını ezbere iki cümleyle hallediyor, şipşak çözüveriyorlar. 1. Ama dil canlı bir varlıktır. 2. Galat-ı meşhur, lügat-ı fasîhten evladır.

Bana göre hatalı bir yaklaşım bu. Dili her zaman bu kadar kalın çizgilerle "tablolaştıramazsınız". Bu mantığı genel bir kaide olarak kabul edersek "akrabalar, usuller, tüccarlar, talebeler, evliyalar" kelimelerini de hatalı kabul etmek gerekecek.

Mizansen: 1. Bir olayı, bir durumu olduğundan farklı göstermek amacıyle kurulan düzen, tertip. 2. Sosyal medyaya fotoğraf koymak için hazırlanan masa.

"Ne âlemden haberdarım ne kendimden hayâlim var" demiş Taşlıcalı Yahya.

"Annem hayat kadınıydı, o yüzden yalnız bir çocukluk geçirdim." benzeri bir cümle geçiyor röportajda. Dilin geçmişini bilmesek yanlış anlayıp vah vah diyeceğiz ama 60-70 yıl önce "hayat kadını" çalışan kadın anlamında kullanılıyordu. #birkelime