Kalp, çamaşır makinasında temizlenmiyor. Hayırlı Cumalar...

Babam, bizim site de 16 yıl apartman yöneticiliği yaptı. Asker emeklisi olduğu için düzenli yapar diye düşündüler. Neyse. 16.yılın sonunda, seçimle babamı koltuktan indirdiler. Yemin ederim. Babam, 8 ay dünyaya küstü. Kimseyle konuşmadı. İntihar edecek diye düşündük. Koltuk, tatlı bir duyguymuş...

Burada olmalıyız...

Modern, şehirli, seküler, desinler diye peş peşe, dört fincan kahve içtim. Sonuç? Feleğim şaştı. Başım dönüyor. Bunu ne için mi yaptım? Sırf, modern desinler diye. Nişantaşı çocuğu Ahmet Hakan gibi travmalarım var ama imam hatip mezunu değilim.

A-101'e girdiğimde, BİM'e ihanet ettiğimi düşünüyorum. Öyle tutkulu bir sadakat anlayışım var.

"Kafam temiz olduğu için saçlarım da çok temiz." dediğim. O malum ikindi vakti saatleri...

Kamu bankasında, ayakta sıra beklemek gibi sıkıcı bir gün değil mi?

Güneşli hava da bere takar. Yağmurlu hava da gözlük takar. Ulan şu hayatta bir daha düzgün işim yok.

Bazı cümleler var. Duyunca, kayboluyorum...

Ela Rümeysa Cebeci'nin uyuşturucusunu konuştuğumuz kadar, kıymanın fiyatını konuşsaydık. Etin kilosu 400 liraya düşerdi. Bizim insanımız; dedikoduyu, perde arkası konuşmaları, geleceğinden çok seviyor.

"Çenen çok. Çok çok az. Konuşacaksan. Yanıma gel. Kafamı şişirme." dedim. Evet dostlar. Herşeye önden, müdahale eden bir yapım var.

Hava, icra dosyası gibi soğuk. Günaydın...

Sabreden Derviş, hikayenin sonunda ne oluyordu?

Müslüm Gürses'in: "Ormanların gümbürtüsü başıma vurur. Nazlı yarin hayali, karşımda durur" dediği yerdeyim.

Burada olmalıyız...

Kar yağmadan, kar soğuğu yaşanan şehire Bursa denir. Yine de şikayetçi değilim. Soğuk iyidir. İnsanı diri tutar.

Anam mesaj çekti. "Eve gelme" dedi. Herhalde kendi tarafı, misafirliğe geldi. Benimle, yan yana gelmelerini istemiyor. Önce laf sokar, sonra kovarım diye endişe ediyor kadın.

İki simit yedim. Yanında bir bardak turşu suyu içtim. Şu an pozitif değilim. Ama negatif de değilim. Öylesine, orta direk bir duygu içindeyim. Ama iyi olduğumu düşünüyorum. En azından kötü değilim.

"Ne görürüm. Ne duyarım." dediğim. O malum ikindi vakti saatleri...

Herkese abi abla diyorum. On yaşında çocuk bile olsa, abi abla diyorum. Böyle yapınca, hayatım çok kolaylaşıyor. Nasılsınız? Daha daha nasılsınız? tripleriyle hiç uğraşamam. Direk düz. Konuya odaklı yaşıyorum. Ayrıntılarla uğraşamam. Kafam çekmiyor.

Kredi kartı ekstresi geleceğine, keşke Deccal gelseydi. Bu ne ulan? Kim ödeyecek bunu? Duyunu Umumiye; gel yardımcı ol oğlum.

Elalemin 30 tane hesabı var. Herkesle oynuyor. Her gün bir hesabından takılıyor. Ben de salak gibi dürüst oynuyorum. Sen akıllanmazsın oğlum Ufuk. Burnun boktan, hiç çıkmaz.

İçinizden biri, şu Hırvat denen deyusa söylesin. Beni takip etmesin. Beğeni atmasın. Rahat bıraksın. Ne bulaşık pezevenk bir çocuk bu ya. La havle...

Her şekil de huzurlu bir Çarşamba günü diliyorum. Günaydın...

Ahmet Kaya'nın: "Artık seninle duramam. Bu akşam, çıkar giderim." dediği yerdeyim...

İlahi adalet yüzleşmeleri yaşadığımda, hiç bir maçı kaybetmedim. Çok şükür ki hepsinden galip çıktım. Evet. Hep galip çıktım.

Burada olmalıyız...

Son paylaşımımla beraber, 17.000'ninci yazımı. Siz, çok değerli okurların beğenisine sunmuş bulunuyorum. Hepsi. El emeği, göz nuru, kendi imalatım olan yazılar. Nazar boncuklu Maşallah'nızı eksik etmeyin lütfen. Ben geldim. Çayımı içiyorum. Hepimize afiyet olsun.

"Aklımda kalacağına, midem kalsın" diye diye 95 kiloya çıktım. Allah'tan, doğuştan karizmatiğim de kimsecikler bir şey diyemiyor.

Mütevazi adam menüsü Kuru fasülye Şehriyeli pilav Salata Ev yoğurdu

Biri beni, hemen 2004 yılına döndürsün. Başıma ne geldiyse, 2004 yılından sonra geldi.

"Bana bu saatler, hep nazar değer" dediğim. O malum ikindi vakti saatleri...

Bizim memleket de "Toplumsal çürüme" diye bir şey yok. Bu memleket; ben bildim bileli, çürük ahlakla yaşıyordu. Sosyal mecralar çoğalınca, herşeyi bir bir görür olduk. Şaşırılacak bir durum olduğunu düşünmüyorum.

"Jasmine" adında bir dizi çıkmış. Ahlak bozuyormuş filan falan geyilikleri dönüyor. Ulan biz halk olarak kırk yıl "İffet" filmini, ağzı açık izlemedik mi?

"İyilik iyidir" yazanları engelliyorum. Sevgi pıtırcığı insanlarından, hiç haz etmiyorum. Sevdiklerimi çok seviyorum. Sevmediklerimi hiç sevmiyorum. Anlaşıldı mı?

Uygulamanın Nejat İşler kotası dolu. Farklı taklitlerle gelin lütfen.

@bsky.app oğlum Bluesky; sakinlik de gölgelenip, serinlemeye geldim. Hesabımı kapatma gafletin de bulunursan. Beni bir daha, asla göremezsin. Gölgemi de alır giderim. Ama Cennet'e, ama Cehennem'e. Gideceğim yeri de ben belirlerim.

Kürk giyen kadın gördüm. "Sensin ablacım" dedim.

Ok yaydan çıktı mı, saplanacak yer bulur.

Aklı başında insan diye takibe alıyorum. Sonra, bin pişman olup engelliyorum.

Metro da karşımda oturan, karı-koca kavga etmeye başladı. Müdahale etsem mi? Bilemedim...

Gururlu demeyelim de tenezzül etmiyorum diyelim...

Şekerli çay gibi içimizi ısıtacak, neşeli bir Salı günü diliyorum. Günaydın...

Kimsenin bardağına çay kaşığı olmayın ki karıştırıp karıştırıp, bir kenara atmasınlar. Dükkanı kapatalım. İyi geceler...

youtu.be/CJocWBUmf94?... TÜRKÜ KÜTÜPHANESİ

Ebru Gündeş'in: "Bir daha bu yolları, aynı hevesle, yürür müyüm?" dediği yerdeyim.

Burada olmalıyız...

Starbucks'ta ilan panosu var ya hani. Herkes tribe girmek için kartvizitini falan koyuyor. Bilirsiniz. Mutlak üstünlük havaları falan filan. Neyse. Ben o panoya, kalın keçeli kalemle "Mardinli Bedo" yazıyorum.

Bambu koton pamuk vs vs vs. Anlattı durdu pezevenk satıcı. Salak gibi inandım. Gittim kendime yastık aldım. Yastık mı? Kaya mı? Anlamadım. Kafam ayrı, boynum ayrı tutuldu. Senin de Allah belanı versin, Ispartalıoğulları home store. Yarın sabah, Azrail'in yanına geliyor. Bekle oğlum !!!

Dışarda bulgur pilavı ye. Eve gel. Önüne bulgur pilavı koysunlar. Kara bahtım, kör talihim. Ulan bu bahtsızlık değil de ne?