loading . . . “Karanlığın ortasında gerçeği yazdı” Diyarbakır- 20 Kasım 1992’de henüz 37 yaşındayken Diyarbakır Bağlar’da uğradığı silahlı saldırıda öldürülen Gerçek Dergisi Diyarbakır Temsilcisi, Şair Namık Tarancı, katledilişinin 33. yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Mezarlık girişinde gözaltı araçları bulunurken, çok sayıda polisin de mezarlık çevresinde olması dikkat çekti.
Mardinkapı Mezarlığında yapılan anmaya Namık Tarancı’nın eşi Derman Tarancı, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Selman Çiçek, DİSK/Basın-İş Diyarbakır Temsilcisi Hakkı Boltan, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan ve EMEP üyeleri katıldı. Tarancı’nın mezarına karanfiller ve Evrensel gazetesi bırakıldı.
Törende söz alan konuşmacılar, 90’lı yılların karanlık atmosferinden bugüne uzanan mücadele sürecine dikkat çekti.
“Kürt halkının ve Kürt emekçilerin taleplerini görünür kılmaya devam edeceğiz”
İlk olarak konuşan Evrensel Gazetesi Diyarbakır Muhabiri Elif Ekin Saltık, Evrensel gazetesinin önceli olan Gerçek dergisi ve onun emekçilerinin 90’lı yıllarda Kürt illerinde, Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesi, Kürt emekçilerin hak mücadelesi adına kalemlerini oynattığını ifade etti. “Namık Tarancı da onlardan biriydi ve 1992 yılında devletle iş birliği yapan kontra güçler tarafından katledildi” diyen Saltık, “Bu topraklarda işlenen ve açığa çıkamayan onlarca cinayetlerden biri Tarancı cinayeti de. Derin devletin, iktidarın desteğine sırtını yaslayan bu güçler bugün de Amed sokaklarında kadınların evlerine saldırıp yaşam alanlarımıza kadar müdahale ediyor. Ancak onlara boyun eğmediğimizi, burada, bu şehrin sokaklarından haberler yaparak, halkın gerçeğe ulaşmasını sağlayarak göstermeye çalışıyoruz” dedi. Kürt sorununu demokratik, barışçıl çözümünü konuştuğumuz bu günlerde bu cinayetlerle yüzleşmenin, gerçek bir barışın sağlanmasına olanak tanıyacağını ifade eden Saltık sözlerini şöyle tamamladı: “Namık Tarancı, Musa Anter, Hüseyin Deniz ve onlarca katledilen gazeteci gibi barışa vesile olacak her bir söz için kalemlerimizi oynatmaya, Kürt halkının ve Kürt işçi sınıfının hak taleplerini görünür kılmaya devam edeceğiz. Onlar bugün aramızda olsalardı en ileriden bu sorumluluğu üstlenirlerdi.”
“Hem devrimci hem de gazeteciydi”
Namık Tarancı’nın yoldaşı, hayat arkadaşı Derman Tarancı ise 1992 yılının zorlu koşullarına değinerek Tarancı’nın cesaretini vurguladı: “1992 yılı, yaprak kımıldasa insanların tedirgin olduğu, faili meçhullerin kol gezdiği bir yıldı. Namık Tarancı hem devrimci hem gazeteci olarak bu sorumluluğu üstlendi. Ölümü göze alarak gerçeğin halka ulaşması için tereddüt etmedi. Arkadaşları ona kaptan diye seslenirdi. Bugün onun bıraktığı miras, sadece bir gazetecilik mirası değil, bir onur mirasıdır. Bizler o gün yere düşen bayrağı kaldırdık ve taşımaya devam ediyoruz.”
“Onlardan aldığımız güçle hakikati yazmaya devam edeceğiz”
Emek Partisi Diyarbakır İl Yöneticisi Nurgül Deniz konuşmasını Kürtçe yaptı. Deniz de “Bugün 33 yıl sonra Namık Tarancı’yı mezarı başında anıyoruz. Onu sadece mezarı başında değil yan yana geldiğimiz her alanda meydanlarda yürüyüşlerde anıyoruz. Tarancı, bugün sosyalizm ve özgürlük mücadelemizde yaşıyor” dedi.
DFG Eş Başkanı Selman Çiçek ise Namık Tarancı, Musa Anter, Hüseyin Deniz gibi gazetecilerin emekleri ile bugün özgür basın geleneğinin devam ettiğini söyledi. Çiçek, “Onlar bize güçlü bir miras bıraktı, bizler de o mirasın ağırlığının farkındayız, onlardan aldığımız güç ile hakikatleri yazmaya devam edeceğiz” dedi.
Kürtçe konuşan DİSK/Basın-İş Diyarbakır Temsilcisi Hakkı Boltan “90’lı yıllar milat yıllardı, Namık o yıllarda özgür basının öncülüğünü yaptı. Onun ve diğer katledilen arkadaşlarının önünde saygıyla eğiliyoruz. Hiçbir zaman onların emeğini unutmayacağız. Onların emeğini ve çalışmasını devam ettirmek onları anmanın kendisidir. Ona diyoruz ki sen ve yoldaşların rahat uyu Kaptan. Biz tüm dünyada katledilmiş basın emekçilerini unutmayacağız. Özgür basın tüm dünyada özgür olana dek mücadeleye devam edeceğiz.”
“O bir komünist ve devrimciydi”
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan ise Namık Tarancı’nın sadece bir basın emekçisi olmadığını, aynı zamanda örgütlü bir komünist olduğunu vurguladı. Tarancı’nın mücadelesinin sınıf mücadelesi olduğunu belirten Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Namık Tarancı yoldaşı anarken, sadece geçmişte yaşanmış acı bir kaybı anmıyoruz. Aynı zamanda bugün sürdürdüğümüz mücadelenin köklerini, dayanaklarını konuşuyoruz. Namık yoldaş, 1992’de katledildiğinde bu coğrafyada büyük bir vahşet uygulanıyordu. Kürt halkının taleplerini kanla bastırmak isteyenler, gerçeği yazan gazetecileri, aydınları, devrimcileri hedef tahtasına koymuştu. Musa Anterleri, Hafız Akdemirleri ve Namık Tarancıları katlederek bu halkı karanlıkta bırakmak istediler.
Ancak Namık Tarancı, sıradan bir gazeteci değildi. O, örgütlü bir komünistti. O, işçi sınıfının davasıyla Kürt halkının özgürlük mücadelesini birleştiren bir hattın temsilcisiydi. ‘Gerçek’ dergisi onun için bir mevziydi. O mevzide, kontrgerillanın ipliğini pazara çıkaran haberler yaptı. Hizbullahçı çetelerin devletle olan bağlarını teşhir etti. İşte bu yüzden onu hedef seçtiler.”
“Bize düşen sorumluluk mücadelesini verdiği sömürüsüz dünyayı kurmaktır”
“Bugün bakıyoruz; o gün tetiği çekenler, o gün o katilleri besleyenler, bugün farklı kılıklarla, farklı ittifaklarla yine karşımızdalar. Ama biz de buradayız! Namık Tarancı’nın yoldaşları olarak, Emek Partisi olarak, özgür basın emekçileri olarak buradayız. Onun kalemi yere düşmedi. Onun savunduğu sosyalizm ve demokrasi mücadelesi bugün fabrikalarda, tarlalarda ve meydanlarda sürüyor. Bize düşen görev, onun anısına sahip çıkmak kadar, uğruna canını verdiği o gerçek dünyayı, sömürüsüz, savaşsız bir dünyayı kurmaktır. Namık yoldaş, senin mücadelen bizim mücadelemizdir. Gözün arkada kalmasın.”
Anma töreni, yapılan konuşmaların ardından mezara bırakılan karanfillerle sona erdi.
(Evrensel) https://www.evrensel.net/haber/584761/karanligin-ortasinda-gercegi-yazdi