1-2 kişi niyetine yapılanların, edilenler, işlenen suçların, yenen hakların bedeli ödenecek ve sorumlular yerin altına çakılacak.

"Sadece saf kalpler kendilerini dinleyebilir, duyabilir ve kendi seslerine itaat edebilir, geri kalanımız kendimize güvenmemeli ve dünyaya taze bir bakışla kucaklamalıyız. Başarısızlık bizim kutsal kaderimizdir."

"Taştan ve soğuk Salamanca, şimdi olduğu gibi, kendi içine dönük bir şehirdi, kadim sırların altında ezilmeden sokaklarında yürünmüyordu, gün boyu sokaklar kıpır kıpırdı, ama gün batınca sokaklar boşalıyor, hayaletler ortaya çıkıyordu."

Sıcaktan kavrulan otobüste cam açmayan insanlardan isyan beklemiyorum.

"Adalet diye bir şey yoktu; sadece budalalar ya da ödlekler, devletin babacan bayrağının otuz yıl boyunca döktükleri ya da içlerine akıttıkları gözyaşlarını kurutabileceğine inanırdı."

Türkiye'den Sepúlveda gibi bir yazar çıkamaz; iki güne vatan haini ilan edilir, ölümle tehdit edilir. Öyle bir körlük içindeyiz ki aynada kendimizi göremiyoruz. Kendimizle yüzleşemiyoruz.

Şu "yenemezsiniz ki" zırvalığını bir bırakın. Yendiler, bunlar üzerimizde tepinmeleri. Çoktan çürüdük, kokuyoruz. Papağan gibisiniz yemin ediyorum, kaç senedir aynı slogan. Hani "Adam kazanmıştı".

Büyükada'yı asfalta ve sürekli korna çalan çirkin minibüslere emanet etmek hiç iyi bir fikir değil. Bari asfaltı düz dökseydiniz.

toplumla ilgilenen her insanın bayramda adalar vapuruna binmesi gerek.

Poetik ve Politik - Besim F. Dellaloğlu

"Avrupa ne diyor?" Türkiye'deki dış haber eksikliğini kapatan bir programdı. Bitmesi kötü oldu.

Üniversitelerdeki gençlerde ciddi bir okuma-anlama ve soyutlayamama eksikliği var; ders işlerken öğrenciye bir an olsun sorumluluk vermemek, hata yapmasına izin vermemek algılarını köreltip özgüvenlerini çelimsiz bırakıyor.

Hak, hukuk, adalet ama kaldırıma araba park ediyorsunuz.

Word'e ikilemelerin yazım yanlışı olmadığını anlatacak biri yok mu?

bir kitabın çevrilmesi en zor sayfası, son sayfasıdır.

"Terminal Kadıköy" şimdiden dolup taşıyor. Nasıl da kabul edilmiş hemen. En basitinden toplanma alanı olabilir; iki ağaç, iki salıncakla nefes alınacak bir kamusal alan işlevi görebilirdi, ama illa para harcanacak, illa yenilip sıçılacak.

“...dünyamızı saran bir deniz gibi gündelik fikirler ve hesaplarımız kadar, gecelik hisler ve hülyalarımızın, mahrem ve derunî hayatımızın emirleri kadar şuuraltı sayıklamalarımızın da aşikâr ve gizli seslerini duyurmak”

"Yaralanmış gibi yattığımız yataklar bizi vapurlar ve trenler gibi hülyalarımızın ikliminde ve rüyalarımızın diyarında dolaştıracak ve biz, bu yorgun seyahatlerden, geceden doğan günler gibi, yine dinlenmiş çıkacağız!"

Hiçbir çevirmenin ve yazarın yapay zekadan korktuğunu ona düşmanlık ettiğini görmedim. Ama yaptığı işin bir değeri olmadığını, herkes tarafından yapılabileceğini bilenler nasıl da tırsıyor. Çizerler, bir düşünün bu konu üzerine.

Hakikaten bir şey yapmaktansa, -mış gibi yapmaya bayılıyorsunuz. Ezberle, "Hoca"nın istediğini ver, iki paragraf yazmadan mezun ol.

kentsel dönüşüm denen hırsızlık geldi beni de buldu.

bilim iletişiminde ne kadar da zavallı durumdayız

"Büyük yazarlar genellikle kendini diğerlerinden fazla değil, tam tersine eksik hissedenlerden çıkar. Yaratıcılık, fazlalık değil, eksiklik duygusunun bir türevidir çoğu zaman."

Bence üniversite öğrencilerini eğitim desteğine boğmalıyız. :)) askidafatura.ibb.gov.tr/egitim-destek

Yaklaşık son 1 aydır ders veriyorum ve hiçbir şey bilmediğimin farkına varıyorum.

“Yıldızları on yedi klasik ve modern dilde selamlayabilirim.”

"Kalabalık hayalî bir varlıktır, gerçekte olan her bir bireyin varlığıdır."

"Her halükârda bir yazar olarak benim görevim, yeni konular keşfetmek ya da herhangi bir şey icat etmek değil; bana düşen, memleketimin ve çağımın anlayacağı dilde, her daim tekrarlanan şiirleri, değerli olsun ya da olmasın, birtakım değişikliklerle yinelemektir."

Bence ilk denememiz başarız olsa bile -ki bence değil- arkaya bakmadan devam etmek gerekiyor. En az 1 sene çabalamak zorundayız. Bu şirketlerin 1 ay bile kar etmemeleri onları çileden çıkaracaktır. www.youtube.com/watch?v=rUCr...

"Bana üzücü şeyleri hatırlatmayın, ben kendimi yaşamayı bıraktım; aylak ve dalgınım ve seksen beş yıl geçti. Gençken intiharı çok düşünüyordum ama şimdi değil, artık çok geç. Her an…. tarih bunun icabına bakabilir."

"Yani bina yapmak, yol yapmak, baraj yapmak aslında çok daha kolay çünkü bunlar parayla ve projeyle olur. Ama sanat, edebiyat, kültür sadece parayla ve projeyle olmaz. Bunlar için kurumsallaşma, kamusallık, ortam gereklidir. Ama sonuçta esas işi yurttaşlar yapacaktır."

"hak, hukuk, adalet" diye slogan atıp kaldırıma park etmeyin he.

her ne kadar en kısa sürede burada da hunharca kafa göz gireceğimizi düşünsem de buradayım, aslında epeydir buradayım. şimdilik daha insanca olduğuna dair kuşkum yok. umarım mantık çerçevesinde fikir alışverişi yapılabilir. tek ama tek beklentim bu.

Hoy tuve un examen para ser docente de español en un centro de didáctica de lengua. Ahora pienso en mis errores que no me lo puedo creer. :((

《Nos dimos un par de besos ese verano, eso fue todo, pero nos hicimos amigos. Todavía lo somos: la amistad es una forma racional y duradera del amor, supongo.》

《La edad adulta trae consigo la ilusión perniciosa del control, y acaso depende de ella.》

Básicamente, es imposible huir de la política, no importa donde estés te va a captar. Está por todas partes.

Cuando leo un libro de ciencia, en concreto de medicina, tendré muchas ganas de dejar de fumar y cuidarme mejor, pero no funciona así. Y teletrabajo me ha hecho más sedentario que nunca.

《La regla de oro para toda traducción es, a mi juicio, decir todo lo que dice el original, no decir nada que el original no diga, y decirlo todo con la corrección y naturalidad que permita la lengua a la que se traduce》