youtube.com/live/_Y6STJ0... Başlıyoruz yurttaşlar

Sevgili gençler, hazırlanın, büyük bir yolculuğa çıkıyoruz.

Hükümet Hatay'ın tapulu topraklarını gasp ediyor Hükümet Hatay'ın tapulu topraklarını gasp ediyor Hükümet Hatay'ın tapulu topraklarını gasp ediyor Hükümet Hatay'ın tapulu topraklarını gasp ediyor Hükümet Hatay'ın tapulu topraklarını gasp ediyor Hükümet Hatay'ın tapulu topraklarını gasp ediyor

Belediyelere kayyum atanabiliyor da, siyasi partilere neden atanması mümkün değil? Flood olarak birlikte inceleyelim.

Belediyelere, belirli koşullarda ve kanunun tanıdığı sınırlı bir çerçevede İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atanabiliyor. Ama siyasi partiler için böyle bir yetki hiçbir makamda yoktur.Çünkü siyasi partiler anayasal kurumlardır ve sadece Anayasa Mahkemesi kararıyla denetlenebilir, kapatılabilir.

Cumhuriyet tarihinde kapatılan tüm siyasi partiler yalnızca Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılmıştır. Siyasi partilere “kayyum atamak” diye bir usul hukuken yoktur. Belediyelere kayyum atandı diye, partilere de atanabilir sanmak büyük bir yanılgıdır. Mümkün olmadığını bilmeliyiz.

KADER, DİNİMİZ İSLAM 🧕👳 Tayyip'in danışmanı ve İGDAŞ'ı hortumlayan Tufan Mengi, aynı zamanda Kasımpaşa Deniz Hastanesi ortaklarından. Peki, Kasımpaşa Deniz Hastanesinden, askere gitmemek için çürük raporu alan kim? Kim olacak? Ahmet Burak Erdoğan :)

HORTUM Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu'nun raporuyla, 1998-99 yıllarında İGDAŞ'ın, gerçekleştirilen yolsuzluklar sonucu 22 trilyon dolandırıldığı ortaya çıkıyordu. Raporda; yolsuzluğa karışanlar arasında; Tayyip'in özel danışmanı ve gizli kasası olan Tufan Mengi'nin olduğu vurgulanıyordu..

Ergenekon iftiraları da Emniyet, Adliye ve basındaki Fethullahçıların, siyasal şeriatçıların komplo ve iftiraları değil mi?

Ne güzel değil mi? Emniyet müdürü seviyesindeki polisler birbirine komplo yapıp iftiralar atıyorlar, birbirlerini tutukluyorlar... Sonra da insanlarımız bunlardan adaletli davranmalarını bekliyor.. Çok yazık hem de çok!

MERKEZ BANKASI HORTUMLAMA - MİT! First Merchant Bank isimli Off Shore bankasının sahibi ve Mit-Eymür'ün kadrolu elemanlarından MİT kuryesi Hakkı Yaman Namlı, milyonlarca dolar kara paranın aklanmasıyla ilgili Kadıköy 2. asliye Ceza Mahkemesinde yargılanıyor ve hapis cezasına çarptırılıyordu.

Yahudiler, Kıbrıs, Karapara, MİT ve AKP, Tayyip!!! 1- Kıbrıs'ta kara para aklamak için kurulan Off-Shore bankası olan 'First Merchant'ın ortakları arasında; Engin Civan Rüştü Saraçoğlu Tarık Ümit vardı.

Yine MİT yine MEHMET EYMÜR!! Malki'nin ilişkide olduğu isimlerden biri de Dündar Kılıç'ın yanında çalışan Tarık Ümit'ti. Tarık Ümit MİT'çiydi ve Cemal Alpaslan gibi Mehmet Eymür'e yakındı.

Kimlerin Elindeyiz! Yerleştikleri her yerde baskı ile karşılaşan Musevi kökenliler ve Yahudiler Türkiye'den başka; Kırım'da bir de Gürcistan'da rahat yaşam sürüyorlardı.

KIBRIS!... Bir zamanlar üç kıtada at koşturan Osmanlı, 1854 yılında yaptığı dış borçlanmanın ardından daha 50 sene geçmeden İngilizlere KIBRIS'ı ve Mısır'ı veriyor, Bulgaristan'ın, Romanya, Sırbistan ve Karadağ'ın bağımsızlığını ilan ederek ayrılmasını kabul etmek zorunda kalıyordu.

22 Ekim 1879'da "Rüsumu Sitte" anlaşması ile tütün tekeli Ermeni, Rum ve Yahudilerden oluşan, İstanbul Borsası'nı yöneten Galata Bankerlerine terk ediliyordu. Bugünde tütün fabrikalarımız, bankalarımız satılmadı mı?

Hala öğrenemediler; Fikirleri öldüren kurşun icat edilmediği gibi, yine Atatürkçü düşünceyi koreltecek bir cezaevi daha inşa edilmedi.

Onlar; Amerikan emperyalizminin gemi azıya almış şeriatçı faşistleri; demokrasiyi kullanarak sözde demokrasi adına, Cumhuriyet'in değerlerinin temellerine kazmayı vuranlar, dinin siyasetini, sinin ticaretini yapanlar, demokrasinin olanaklarını, yine demokrasimizi yıkmak için kullananlar..

Atatürkçü, yurtsever insanlara örgüt iftirası atılarak asıl ihanet şebekeleri ve çeteler gizleniyor, öldürerek yok edemedikleri Atatürkçü Yurtseverlere karşı; sindirme, korkutma, yıldırma ve hepsinden önemlisi yok etme amaçlı tuzak kuruyorlardı.

Prof. Dr Ümit Doğanay'ın öldürülmesi olayının failleri arasında iki isim dikkati çekiyordu: "Müfit Sement!" (MİT - Mehmet Eymür'ün kankası) "Hasan Yeşildağ!" (Tayyip Erdoğan'ın kankası)

Dün; Atatürkçü, yurtsever aydınlar tarikat zihniyetiyle yetişmiş, emperyalizmin tetikçileri tarafından katlediliyor ve yaptıkları bu eylemler yine tarikatlar tarafından kuşatılan polis, savcı ve hakimler ve üstleri örtülüyordu.. Dün; Ümit Doğanay gibi hukukçu öğretim üyelerini katlettiler..

KCK operasyonlarında KCK'lı olarak yakalanan MİT'çilerin sayısı, asıl KCK'lılardan onlarca kat fazlaydı... Hanefi Avcı'nın brifing verdiği isimler; bugün Cumhurbaşkanı, Spor Bakanı gibi makamlarda.. Garip değil mi? Hem de çok garip!

BİAT ETMEYİZ...

HER TAŞIN ALTINDA MİT VAR! O gün; üç karılı, Alman patentli Şeyhülislam'ın damadı Spor Bakanı Suat Kılıç, AKP Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve bazı MİT'çiler ile HİZBULLAH terör örgütü elemanları olduğu iddia edilen birçok isim toplantı yapıyordu..

MİT, bunca cinayet karşısında ne yaptı? MİT, İpekçi cinayeti dahil bir çok Atatürkçü Aydın cinayetinin aydınlatılmasına yardım etmemiş; tam tersine bu cinayetlerde sır perdesinin olduğu gibi kalmasına katkıda bulunmuştu..

Yarın yine yerimizi alıyoruz !

Ankara Kızılay’da milli eğitim bakanını protesto eden öğretmenler gözaltına alınıyor. Avukat desteği lazım, yayalım bunu acil!

"Bunların Atatürk'ün mirasına duydukları kin, İblisin Adem'e duyduğu kinden kırk kat daha ağır. Bir gün, o kin gayyasında boğulacaklarından hiç kuşkumuz yok. Ne yazık ki bu ülkeyi tahrip ediyorlar.."

"Tanrı iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar..." Dini siyasete alet edenlerin yönetici oldukları her ülkede, "Hukuk" daima rafa kaldırılmıştır.

Siyasal İslamcılar, CIA ve MOSSAD'ı da arkalarına almayı becerince, attıkları keyif çığlıklarına alışmaya başlamıştık ama; görevini yapacak kurum kalmadığını anlayınca, bu günlerde bir de 'Aslan' rolüne soyunmadılar mı?... İşte buna dayanamıyorum

Kemalistlere Yapılan Suikastler! Siyasal şeriatçı, bazen Akit bazen Vakit olan gazete 13 Mayıs 1999'dan itibaren Ahmet Taner Kışlalı'nın fotoğrafının üzerine çarpı işareti koyarak, "Yuh pişkin zorba", "Zorba Kemalist gemi azıya aldı" başlıkları ile hedef gösteriyordu.

Dün, İngiliz işbirlikçisi Vahdettin sesini yükselterek şunları söylüyordu. "Rauf bey, millet bir koyun sürüsüdür! Bu sürüye bir çoban lazım! İşte bu çoban benim." İngiliz emperyalizminin uşağı hain Vahdettin yanılmıştı.

Yurtseverlere "terörist" iftiraları attılar. "Ergenekon örgütü" iftiralarının atılma nedeni, kendi çeteleşmeleri ve kendi suçlarını saklama çabasıydı...

Ergün Poyraz'dan devam.. İplikçileri meydana çıkartacağız

Dostlarım, Yoldaşlarım, kıymetli Yurttaşlarım; Vatanını en çok seven en çok okuyandır! Lütfen aşağıda paylaştığım kitabı okuyun. AKP iktidarının yolsuzluklarına inanamayacaksınız. Kitaptaki herşeyi araştırdım ve maalesef hepsi doğru. Herkesi aydınlatmalıyız. İyi okumalar

"HALK SİLLESİNİN SEDASI YOKTUR. BİR VURDU MU DEVASI YOKTUR."

AKP HÜKÜMETİNİN SATTIĞI CUMHURİYET BİRİKİMLERİMİZ...!!

Tayyip, bugüne kadar gelen Başbakan ve Cumhurbaşkanları arasında halk ile en çok kavgalı olanlardan. Ortaokul talebeleri bile Tayyip'e hakaretten derste polis tarafından gözaltına alındı

OKU OKU, TAMAMINI OKU... 1- ABD'li araştırmacı yazar William Engdahl'e göre İŞİD 2012'de Ürdün'de CIA, MİT ve Ürdün istihbaratı tarafından kuruldu, sponsoru Suudi Arabistan ve Katar'dı. Katar, bir açıklamasında İŞİD'e, Türkiye'nin, 1.375.000 dolar yardım ettiğini söyledi.

Tayyip, Emine ve çocukları, villaları çifter çifter, beşer beşer götürürken, gemi filoları kurarken, değerli maden ve pırlanta ticareti yaparken, yine hayırseverliklerini konuşturuyorlardı. Münafıklık yapmayın!...

HAYIRLI CUMALAR, NE OLDU BİZİM VİLLALAR? :) Hacılar Koyu, 1. Derece SİT alanıydı. Yani çivi dahi çakmak yasaktı. Ancak İmar durumu 3. dereceye dönüştürülerek 8 adet villa yapıldı. Denize sıfır villalardan 2 tanesinin Tayyip'e verildiği, 6 ses kaydıyla ortaya çıkıyordu...

Atatürk'ün, Kadı'lardan alıp, savcılara, hakimlere, mahkeme heyetine emanet ettiği; namusun, dürüstlüğün, temsili Adalet makamında, kutsal olmasından dolayı aile'ye küfür edemediğimiz, ancak gram terbiye almayan kimler oturuyordu? Ata sayesinde oturdukları koltuklarda Ata'ya nankörlük ederek

Cahil ve Benim Oy'um arasında ki Fark!! Ne yaman çelişki ki, oyları ile onları başa getirenler, asgari ücret karşılığı bir ay boyunca çalışmaları sonrasında sofralarından yarı aç yarı tok kalkmak zorunda kalıyordu..