Herkes İmamoğlu’ydu bir ara. Elon diktatördü, BlueSky ütopyaydı. Geçişler yapıldı, devrim sandık. Şimdi? Sessizlik. Hafızamız yok, sadece dürtülerimiz var. Tarih değil, trend takip ediyoruz. O yüzden aynı hatayı sürekli tekrar ediyoruz.

Bir milli mücadele sadece cephede değil, zihinlerde, kalplerde ve sokaklarda başlar. Atatürk bunu Sivas’ta, Erzurum’da, Amasya’da, halkın arasında, fikirle ve inançla yaptı. O’nun silahı sadece tüfek değil, sözdü, karardı, halkla kurduğu bağdı.

Dünya Faiz sıralamasında Türkiye Venezuela ile yarışıyor.

Rasim Ozan Kütahyalı, adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

AB’nin Suudi Arabistan büyükelçisi Christophe Farnaud: “Suudi vatandaşlara Avrupa Birliği vizesi muafiyeti sağlanacak. Suudiler Schengen Bölgesi’nde serbestçe dolaşabilecek.”

Bu kadar da her şey kontrol edilmeye, baskı altına alınmaya çalışılmaz. Anaksimandros bile rahat bırakılmıştı be hocam… Herakleitos’un ateşi bile daha özgürdü bu çağdan. Her alanda tahakküm, her fikirde sansür… Antik çağ bile bu kadar distopik değildi.

Bu topraklarda artık çiftçiye ne ekeceği, ne kadar ekeceği, ne zaman satacağı bile yasak. Domates fazla, patates yasak, tütün günah, buğday dışardan. Çiftçi kendi toprağında kiracı, elinde çapa değil borç var. Bu düzen çiftçiye değil, market rafına çalışıyor.

Ecevit tütün için, çiftçi için çalıştı. Bugün bereket fışkıran topraklarda tütün öldürüldü. TEKEL satıldı, köylü sustu. Yerli üretici bitti, Amerikan tütünü geldi. Toprak hâlâ aynı, ama düzen başka.

Rasim Ozan Kütayhalı’nın yaptığı açıklamalar spekülasyon ve dezenformasyon sayılmıyor mu İletişim Başkanlığı’nın kurduğu Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Rasim Ozan Kütahyalı’ya gelince çalışmıyor mu?

Biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil; Kıbrıs'ın topraklarına, Ege'nin deniz yataklarına yazmışız. Biz milliyetçiliği Batı Anadolu'nun haşhaş tarlasına yazmışız. Bülent ECEVİT

Niye uyanmıyor bu halk?” diyorsun. Çünkü her sabah aynı ekranda uyanıyor. Kimi çıkmış aşk anlatıyor, kimi yalan haber… Gerçekler sansürlü, hayaller sponsorlu. Bu halk uyanmaz, uyandırılır.

Sessiz Gemi Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Yahya Kemal Beyatlı

İnsanların vücudundan elinizi çekin. Herkesin bedeni kendine aittir. ‘Yaşam bireyselliği’ bu topraklara hâlâ uğramadı galiba. Futbol sahasına normal doğum pankartıyla çıkmak ne demek? Kadının bedeni üzerinden mesaj vermeyi bırakın artık. Doğa değil, tercih kutsaldır.

Cemal Kaşıkçı, bir konsoloslukta katledildi. Fail belli, mekan belli, niyet belli. Ama ses yok, çünkü para konuştu. Dünya liderleri adaleti değil, petrolü seçti. İnsan hakları, yatırım fonlarına kurban edildi. Bu çağın tanrısı vicdan değil, döviz kuru.

Bir haftadır kim kime kaç attı, kim düdüğü çaldı onu konuşuyorsunuz! Elektrik faturası yakan da, çocuğuna et alamayan da bu ülkede yaşıyor! Futbolla uyutuyorlar sizi! Manşetlerde maç var, sokakta açlık! Bu millet tribün değil, gerçek çözüm bekliyor!

Sahte milliyetçilik TikTok’ta “As bayrakları” der, gerçek milliyetçilik üretir, çalışır, direnir. Biri hamasetle beslenir, diğeri emekle büyür. Sahte milliyetçi her gün yeni bir düşman bulur: Bir gün Kürt, bir gün Rum, bir gün muhalif… Gerçek milliyetçi bilir ki, bu ülkenin düşmanı cehaletttir.

Doğu Perinçek özel bir figür. Çünkü kendisi, tarihte kendi fikirleriyle en çok çelişip yine kendini alkışlayan ilk insan olabilir. Bir ideolojiden çok, sürekli güncellenen bir yazılım gibi. Sürüm notları: • v1980: Mao • v1995: Kemalizm • v2007: Ergenekon • v2018: Saray modem bağlantısı kuruldu.

Sandık güvenini kaybederse, rejim demokratik kalamaz. YSK’nın görevi sadece seçim saymak değil, halkın iradesini korumaktır. Aksi halde seçim bir formaliteye, demokrasi bir dekorasyona dönüşür.

Tam bağımsızlık masalı güzeldir… Ama gerçek şu: Amerika teknolojiyle Çin’e, Çin üretimle Amerika’ya, Rusya enerjisiyle Avrupa’ya, Avrupa ısınmak için Rusya’ya bağımlı. Dünya, kendi zincirini birbirine takmış bir mahkumlar kafilesi gibi yürüyor.

Bülent Ecevit demişti ki: ‘Ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen.’ Aradan on yıllar geçti, ezilen aynı, ezen zenginleşti. Düzen mi? O sadece zenginlerin insanca yaşadığı, diğerlerinin hayatta kaldığı bir tiyatro sahnesi artık.

Marx der ki: ‘İnsanlar tarihi yapar ama kendi seçtikleri koşullarda değil.’ Bizdeyse insanlar ne tarihi yapıyor ne de koşulları. Koşullar yapıyor, insanlar alışıyor. Sistemin çarkı dönüyor, olan hep aynı sınıfa oluyor: Susana, sabredene, ezilene.

Elon Musk, senin algoritman batsın! X’te özgürlük narası atıp, arka kapıdan sansürle giriyorsun. Mars’a koloni mi kuracaksın? Sen önce yeryüzünde adalet kur. Roketin göğe çıkar ama bu halk senin palavrana çıkmaz. Unutma, halkın zekâsı da vardır, sabrı da…

Timur Soykan artık aylık rutin olarak gözaltına alınmaya başladı.

Aydın olmak şüphesiz topluma karşı sorumluluk yükler. Koşulsuz bir şekilde Celâl Şengör İlber Ortaylı’da bu ülkenin aydınları. Ancak Osmanlı’da gördüğümüz şekilde tanzimat döneminde ve Jön Türkler olmak üzere toplum aydınlatmak üzere ateşten gömleği giydiler. ama günümüz aydınlarında bu yok.

Celâl Şengör’le İlber Ortaylı halkı cahillikle suçluyor. Eyvallah da… Siz ne zaman Yozgat’ın bir köy kahvesine gidip “aydınlanma” anlattınız hocam? Anadolu’nun ücra kasabalarına gidip konferanslar düzenleyip halkı aydınlattınız mı? Sürekli Boğaz manzaralı salonlarda konuşarak mı kurtulacak memleket?

Osmanlı’da aydınlar sustu, Şinasi “Millet uyandı” dese de değişmedi. Bugün de aynısı: Ülkenin aydınları nerede? Ekranda poz vermekten, koltuk sevdasından başka ne yapıyorlar? Toplumu uyandıracak cesur kalemler niye yok?

Osmanlı’da bile korku iklimine rağmen tarihi kadimi yazanlar, Tevfik Fikret gibi muhalif sesler çıkaranlar, mecliste itiraz edenler vardı. Şimdiyse ‘Aman başıma iş gelir’ kaygısı her yanı sarmış.

Mütevazı yaşadı, dürüst kaldı. Şiir yazdı, halk için siyaset yaptı. Ne zenginleşti, ne kibirlendi. “Toprak işleyenin, su kullananın” dedi. Bu ülke, Bülent Ecevit gibi siyasetçileri hep özleyecek. Atatürk’ten sonra ülke sınırlarını genişleten tek lider.

Bişey olduğu yok herşey unutuldu. Haber en hızlı bayatlayan şey.

Sokrates: “Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmez.” Türkiye’de: “Aman sorgulama, gözünü sevdiğim. Ya başına iş alırsan?”

Atatürk Nutuk’ta der ki: “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Bugün de dijital istiklâlimizi, yine halkın azim ve kararı kurtaracak. Ve bu yol Bluesky’dan geçiyor.

Bir rahip geldi, Türkiye’nin iç siyasetini, dış ilişkilerini, ekonomisini, diplomasisini ve hatta yargı bağımsızlığı tartışmasını altüst etti. Kimdi bu adam? Ve nasıl oldu da bir papaz yüzünden iki ülke karşı karşıya geldi?

Trump: "Büyük bir dostum var, adı Erdoğan. Ben onu severim, o da beni sever. Hatırlarsınız, rahibimizi Türkiye'den geri aldık."

İlginç bir durum madem twitter’daki düzene karşısınız.Troller ve botlarla savaş halindesiniz.Neden hala Bluesky varken twitter kullanıyorsunuz ki ?

Twitter boykotu unutuldu mu? Haksız erişim engellemeleri vs unutuldu sanırım. Çünkü Hala twitter etkileşimleri çok yüksek seviyede.

Kurtuluş Savaşı’nda Fenerbahçe ve Beşiktaş Anadolu’ya silah taşırken halkın yanındaydı. Şimdi ise kulüpler ne toplumu duyuyor, ne de yaşananlara ses çıkarıyor. En acısı da bu: Gündemi değiştirip halkı oyalıyorlar.

Bülent Ecevit’in aşkı süslü cümlelerde değil, sade yaşanmış bir ömürdeydi. Rahşan’a bakışı bile devrimdi. O, bir kadını severken bile halktan yanaydı. Şimdi ne sevdanın ağırlığı kaldı, ne sadakatin değeri.

Kapitalizm dediğin kendi çıkarına özgürlükçü. İşine gelince “serbest piyasa, özel mülkiyet, ekonomik özgürlük” falan… Ama biri boykot edince kuduruyor! Hani özgürlüktü? Yoksa özgürlük sadece parayı bastırana mı?

Aydın dediğin susarsa, meydan palyaçoya kalır . Bilen konuşmaz, bilmeyen her şeye laf sokar. Sonra da “bu millet neden böyle” diye ağlıyoruz. Kusura bakma da abi… sustuğun her gün, o cehaletin ekmeğine yağ sürüyorsun.

Erkin Koray,Cem Karaca ve Anadolu Rock, Türkiye’nin müzik dünyasına kattığı en değerli miras. Ama bu harika kültür, gecekondu yaşamıyla yozlaştı.Türkiye, bir kimlik arayışında; müzik bile bu çürüyen düzende boğuluyor. Bir zamanlar yükselen özgün sesler, şimdi kaybolan bir miras gibi.

Ümit Özdağ da Ekrem İmamoğlu da siyasal hafızanın tozlu raflarına kaldırıldı. Türkiye’de hakikati değil, gündemi yöneten kazanır. Popülerliğin ömrü, bir skandal süresi kadardır.Keşke böyle olmasa tabii.

Futbol, bu topraklarda sadece oyun değil, büyük bir dikkat dağıtma sanatı. Taraftar grupları dijital meydanları da işgal etti. Gerçek sorunlar arka plana itilirken, kitleler skorlarla uyutuluyor. Modern ekmek ve sirk meselesi: Statlar dolu, zihinler boş.

20 yıldır hem muhalefette hem iktidarda aynı siyasetçiler. 5 dönem milletvekilliği yapan adamlar, peki bu ülkede özgür düşünceye inanan, eğitimli, gençler neden yok? Gençlerin önü neden kesiliyor? Ülkenin kaderi, hiçbir siyasetçinin koltuğundan daha önemli değil!

Türkiye zengin kaynaklara, genç nüfusa ve stratejik güce sahip. Ama yönetenler koltuğa, muhalefet ise makyajlı muhalefete aşık. Herkesin rolü belli. Halk figüran, algı yönetimi başrolde. Ve oyun hep aynı: Sorgulama, izle, tüket, oy ver, sus.

Özgür Özel bir şey söylüyor, Mansur Yavaş susuyor,Erdoğan sahnede. Olaylar provoke ediliyor kitleler sosyal medyada oyalandıkça oyalanıyor. Gündem değişiyor, değiştikçe halk değişmiyor. Sorgulayan yok Neden biz Güney Kore değiliz? Neden Japonya gibi kalkınmadık? Avrupa kadar refaha neden ulaşamadık?

Algoritma neyi alkışlarsan onu çoğaltıyor. Medya 5 kişinin elinde, gazeteci yok, halka ilişkiler memuru var. Hükümetler otoriter, muhalefet muhalif değil, statüko bekçisi. Din, iktidarın uzantısı. Millet, milli değil; algoritma ne diyorsa ona inanıyor. Yeni dünya düzeni: Kandırılanların esareti.

Trump’a gelince özgürlük, Cumhuriyetçi Arizonalı dayıya gelince bireysel silahlanma, Wall Street’e gelince liberalizm… Türkiye’ye gelince ‘erişim engeli getir’ butonuna bas. Elon Musk, senin özgürlük anlayışın da algoritma gibi: sadece bazılarına çalışıyor.

Trump’a gelince özgürlük, Cumhuriyetçi Arizonalı dayıya gelince bireysel silahlanma, Wall Street’e gelince liberalizm… Türkiye’ye gelince ‘erişim engeli getir’ butonuna bas. Elon Musk, senin özgürlük anlayışın da algoritma gibi: sadece bazılarına çalışıyor.

Taksim tarafındaki espressolab’ler boş durumda demek ki boykot işe yarıyor.

Önce partileri yöneten o görünmeyen ellerin değişmesi lazım. Muharrem İnce’ye kumpas kuruldu, önü kesildi. Emine Ülker Tarhan susturuldu. Öztürk Yılmaz dışlandı. Mustafa Sarıgül yok sayıldı. Hep aynı akıl, hep aynı çark. Bir şeylerin düzelmesi için önce içerideki düzen değişmeli.