Normal bir insanın kabul edemeyeceği,yalan,dolan, yolsuzluk,hırsızlık,kayırmacılık, gücü kötüye kullanma acaba siyasetçiye nasıl helal olabiliyor, nasıl yapabiliyorlar. Bunların ayrı bir dinleri mi var. İnsanları kandırma,ütme, yolsuzluk nasıl makul şeyler olabiliyor.Yalan her yerde yalan değil mi!?

Her geçen gün hukuka, ekmeğe suya ihtiyaç duyulduğu gibi ertelenemez şekilde ihtiyaç duyuluyor. Huzurunda, zenginliğin de temelinde hukuk vardır. Güven duyabilmek için olmazsa olmaz. Hukuk, güven olmayan yere para gelmez. Kaçar. Bizde maşallah paranın kaçması için hemen herşey yapılıyor.

Ülkenin fakirliği nereye kadar acaba?Asgari ücretli, emekli, düşü gelirli vatandaşlar,ögrenciler nasıl hayat yaşıyor nasıl idame ettirebiliyorlar.Nereye kadar ettirebilecekler.Fiyatlar almış başını gitmiş.Paranın alım gücü yok. Ondan vazgeç, bunu yapma.Oraya gitme, onu alma.Nereye kadar gider acaba?

Olur öyle. Haksızlık varsa adalete başvururlar.

3. insan sağlıklı kalıp uzun yaşamaya baksa yeridir.Filmin en zorlu yerlerini yaşamışsın mutlu sonu görmek isteriz tabi. Bunun için bile spor yapıp saglikli kalmaya değer.Buyrun size bir motivasyon nedeni sunayım böylece.Değmez mi, değer hem de nasıl. Hep birlikte olan bitenin akibetini izleyeceğiz.

2. Kendi imkanları ile kurtarıcı oldugunu söyleyenler var ama onları kastetmiyorum.Makul ve mantıklı çözüm sunabilen de pek yok maalesef.Hep bi yerden eksikler.Umutlar yükseliyor,talep artıyor.Hayirlisi olsun diyorum. Yaşayıp göreceğiz.Sadece hem bizde hem de dünyada olup bitecekleri izlemek icin...

1. Biz doğu toplumları buhran zamanlarında hep bir kahraman, bir kurtarıcı çıkmasını bekleriz. Enteresandır çıkar da. Bu süpermenlerin toplumsal dönüşümlerde çok ciddi etkileri olmuş. Gelecekse bir süpermen bizde de dünyada da şartlar elverişli görünüyor. Zaman bu zaman olabilir.

Bizde de dünyada da çok ciddi sosyal ve psikolojik buhranlar var.İçten içe kaynıyoruz, hayir olsun bakalim.Ciddi toplumsal dönüşümler öncesi hep böyle olagelmiştir.Mesele sadece ekonomi değil.Huzur yok.İç huzuru yok insanların.Farkli nedenlerle olabilir ama sonuç hep ayni, domino etkisi yaşanabilir.

Tasarrufa mecburi yönelmeyi her yerde görür olduk. İnsanlar gibi şirketlerde hatta bankalar bile herhalde önlerini görmekte zorlaniyorlar. İş Bankası tasarruf olarak merkez binasinin eski dış giydirmesi solmuş olsa da Atatürklü üst kismi kalarak sadece alt kismini, yarisini yeniledi. Hayret doğrusu.

Ciner Grubu, Can Holding ve daha pek çok gruba bir mahkeme kararı olmadan,suç ispatlanmadan,el koymayı gerektirecek suçların varlığı kesinleşmeden harekete geçilmesi hukuka güveni sarsmaktadir.Yerli ve yabanci yatirimcilar ülkeye yatirimdan uzak dururlar.İşsizlik artar.Ekonomi küçülür,zarar görürüz.

İş hayatina ne oluyorsa, bahar ve yaz aylarinda şaft kayiyor. Ekim ayi ile birlikte normal ayarlarına dönüyor. İş bi ciddiyet aliyor. Disiplin oluyor. Baharla beraber gönül yayları esniyor herhalde, gevşeklik başlıyor. İş severler için bu aylar çok değerli. Herkes bişeyler yapmanin telaşında, güzel.

Tarihi eser restorasyonlari ile ilgili haberleri görüyorum. Resmen akıl tutulması. Sanatı, eseri yok etmeye yeminli gibi nasil öyle şeyler yapilabilir hayret doğrusu. Vasatlığa alışamadan vasat altı durumlar bunlar. Sadece sosyal değil Kültürel çürümede var tabi.

İspanya Kralı 6. Felipe, BM'de konuştu: -Haykırıyoruz, yalvarıyoruz ve talep ediyoruz: Gazze'deki katliama artık son verin. -Okullar, hastaneler ve kampların bombalanmasına sessiz kalamayız, gözlerimizi kapatamayız.

Hepimiz yıldız tozuyuz..!

Kenarda kalıp olan bitene ses çıkarmayanlar,minik menfaatleri uğruna neleri hebâ ediyorlar.Hadi başkalarını düşünmüyorsun diyelim.Geleceğin,çoçuklarının ve onlarınkilerin de geleceklerini de karartıyorsun be arkadaş.Senin salaklığın hepimizi etkiliyor,neapicaz böyle.Masum görmüyorum artık insanları.

Kendi klanından birisinin işledigi hukuksuzluk,ahlaksizlik ve yolsuzluğu savunabilen,normal kabul edebilen ama başkalarına karşı savcı kesilenler,ah siz yok musunuz! Sizin evet sizin yüzünüzden sosyal çürüme yaşıyoruz.Sizden güç alıyorlar çünkü.Vebale de ortaksınız,bilin! Birde masuma yatıyorlar ya!

Araştırmacı Yazar, Araştırmacı Gazeteci filan deniliyor bazı kişilerin sıfatlarında. Buna şaşırıyorum. Araştırmadan nasıl yazar ve gazeteci olunuyor ki. Zaten o işlerin vazgeçilmez parçaları değil mi? Yazar ve Gazeteci denilmesi yeterli olmuyor mu?

Demokrasi, sosyal ve siyasal sorunlara çare midir?Tek çaredir diye düşündüğümüz ve bu durumu kutsadığımız için acaba daha iyi sistemler bulma konusunda insanlığın önü kapatılıyor mu?Evet şu an için en iyi ve makul sistem olabilir.Daha iyisini aramaktan da geri durulmamalı.Beyinlerin önü kesilmemeli.

12 Eylül,toplumsal arızların pek çoğunun müsebbibidir.Toplumun ayarları ile oynanmış, ülke alt üst edilmiştir.Doğudan göçe neden olma meselâ,affedilir gibi değil. İnsanların damarlarına basmış, tahrik etmiştir.Sürekli çatışmacılığı tercih ve teşvik etmiş,ülke sulha, kendilerine muhtaç bırakılmıştır.

Demokratik mücadele adil ve mertçe yapılmadığında her cepheden makul insanların tepki vermeleri gerekir. Özellikle adil olmayan taraftan.Ama küçük menfaatler karşılığında susan ne çok ucuz insan var.Hakkın hiç mi hatırı yok!?Lafa geldiğinde bakarsın ki ondan daha delikanlısı yok. Pis Palavracı seni.

Gürsel Tekin ilk icraatı CHP lileri joplatmak oldu. Başka ne gibi hizmetleri olacak acaba?

Demokratik mücadele adil ve mertçe yapılmadığında her cepheden makul insanların tepki vermeleri gerekir. Özellikle adil olmayan taraftan.Ama küçük menfaatler karşılığında susan ne çok ucuz insan var.Hakkın hiç mi hatırı yok!?Lafa geldiğinde bakarsın ki ondan daha delikanlısı yok. Pis Palavracı seni.

Karşılıklı takipleşerek etki alanını genişletmek gerek. Kötülere karşı ideloloji, mahalle farkı gözetmeksizin iyiler birlikte olmalıdır. Kötülerin pervasızlığına karşı elimizden başka ne geliyor ki...

CHP İstanbul İl binası taşınmış.

Gürsel Tekin ilk icraatı CHP lileri joplatmak oldu. Başka ne gibi hizmetleri olacak acaba?

Halkın çoğunluk iradesi diye insanlar pek çok hatayı sineye çekti.Çoğunluk muhalefete geçtiyse eğer artık bayrak devri zamanı yaklaşıyor demektir.Demokrasinin güzelliği bu. Çiçeklerle güle oynaya devir alınan bayrak yine güle oynaya yeni galibe devredilmeli.Siyaset,bürokrasi ve halkın beklentisi bu.

Kılıçtaroğlu emekliliği kabullenemiyor. Evde huzur mu bulamıyor da kendini dışarı atmaya çalışıyor acaba? Gelecen de ne olacak tabanın bu kadar tepkisi varken. Anlaşılmaz işler bunlar. Ne hesaplar,ne dümenler dönüyor çıkar ortaya da.Gerek var mı bunca abes işe.Demokrasi temiz bi oyun olarak kalmali.

Gürsel Tekin ne gibi amaç, fayda ve sonuç için ısrar ediyor acaba? Ne olacak yani geldin İl Başkanlığına neyi değişirebilecek, ne tür başarılar elde edecek, hangi sorunları çözeceksin!? Ve fakat neyi kaybedeceksin bunlar için. Değer mi, demek ki değecek bişeyler var. Hadi hayırlısı, nasılsa çıkar.

Google Maps ve Haritalarin yol tarifinde sürekli Kuzey Marmara Otoyolu ile YSS Köprüsüne yönlendirmesi, her fırsatta yolu uzatarak ücretli yollara yönlendirmesi ayıptır,günahtır, suçtur.Yolları biliyoruz da yemiyoruz.Bilmeyenler, dalgın olanlara geçmis olsun. Vatandaşını kandırmak dolandırmak nedir!

İşlenmiş malzeme ne kadar kıymet kazanıyorsa, işlemden geçmiş insanda o kadar saygı kazanıyor. Ham kütük değeri ile ham insan değeri hemen hemen aynıdır. Yaşanan olaylar, hadiseler, insanı üzen, kıran her yaşanmışlık da olgunlaştırıyor. Kendini geliştirmeye dönük her çaba da öyle.

İnsanın dünyada varoluş gayesi sanıyorum algılarını genişletmek, farkındalığını yükseltmek. Olan biteni daha üst perdelerden anlamak, yorumlamak.Bi sonraki level a yükselmek.Bu hem evrende olan bitenle ilgili hem de insan ilişkilerinde.Olgunlaşan insanlar onun için daha soğuk kanlı ve anlayışlılar.

Yıllarca kriz yaşıyoruz sandık ama yok çürüyormuşuz. Hem de her yerimizden. Sağlam neyimiz kaldı? Ama halâ bunların ayırdında olmayan epeyce insan var. Ne olurda uyanırlar acaba? Ciddi bir sarsıntı, açlık, yokluk ne acaba? Yoksa gezen meyyit mi kalacaklar hep. Merakla izliyorum, bakalim ne olacak.

Dağ taş, her metro istasyonu, e-5 boyu apartman üniversiteler yapildi. Birde sahte diplomalı akademisyenler, dolandırıcı yalancı Prof. lar. Daha bugun birisi daha patladı. Üniversitelerde konferanslar veren lise mezunu adam. Komedi yani ama gülemiyorsun işte. Dram bunlar ancak ağlayanımız yok.

Hesapsiz kitapsiz onca üniversite, fakülte acildi. Depoda 500 bin öğretmen birikmiş. Herkes üniversite mezunu ve işsiz. Diplomaların iş garantisi yok. Beklentiler hayal oldu.Ama piyasalarda teknik insan boşluğu var.Herkes diploma peşinde koşunca beğenilmeyen ama iyi kazandıran işler oldu,Mavi yaka.

Hasımlar olacaktır hep. Mertçesine eywallah.Ama insanı kahreden senden gibi görünüp seni içerden vurmaya çalışanlar yok mu işte ona anadolu da Yılan Soyu derler. Manidar şekilde adlandırılmış, rastlantı olmamalı.Lilith e kadar varıyor soyları demek ki.Hain mizaçlı kötü kalpli ve uzak durulacasılar.

İnsan temelde aldanmıştır. Aldanma DNA sina RNA sina işlemiştir. Ölümsüz olduğu aldatmacasına inanır, öleceğini bile bile. Yıkılmayacağına inanır, aldanır. Hayat bazen süprizler yapar, en tepedeyken tepetaklak düşer. İbretlerle dolu hayat işte görebilene.

1. 10 sene sonrası için bir hayal: * Gerçek anlamda halkın, insanlığın iyiliği için çalışan bir ekol hem bizde ve hem de dünya genelinde siyaseti belirliyor. * Hem dünyanın kendisi,hem insanlık ve hem de hakça paylaşım üzerine mutabakata varıp, derin ve sapkın güçleri dünya genelinde engelliyorlar.

Demirin tuncuna, insanın hamına kaldık...

Mücadelenin en pisi içten birileri ile iş bitirmek herhalde. Mertlikten uzak. Uygun vasifsizlikta birileri bulunursa alâ. İşler kolayca yürür. Arkadan vurmak değil amaç içten çökertmek. Parçalamak. Bünye sağlamsa sorun bi şekilde çözülür. Ama işte gel gör ki herkes aynı nitelik ve kalitede değil...

Her gün bi umutla uyanan, bugünün, hayatın geri kalanı için özlenen, beklenen değişimlerin başladığı gün olarak hisseden ve herşeyi değiştiren hadiselerin insana umut ve mutluluk vereceği o günü yakalamayı diliyoruz.Herkes için o gün farklı olabilir,beklentiler için büyük bi ortak küme de olabilir.

Bu mecrayı facebook gibi kullanan, hayatindan karelerle anlık duygularını paylaşan, yedigini ictigini gösterenlerle ilgili ne düşünüyorunuz? Fikirlerin, düşüncelerin, yorumların mecrası olarak görüyorum ben burayı ama farkli düşünenler de var. Siz ne düşünüyorsunuz acaba?

Başlar ayak, ayaklar baş olursa, ne hallere düşecegimizi yaşayarak öğrendik. Diplomalar a4 kagidi olarak kalir ve önemini yitirirse, liyakat unutulup torpile bakılırsa, ülkede kriz yaşanmaz. Toptan çürüme, yozlaşma olur, oldu da zaten.Teorisi değil yaşayarak gördük.Hem de çok ağır bedeller ödeyerek.

İtibar suikastları pek yaygın, türününde bi önemi yok. Psikopat pek çok insan var. Akıl hastanesinde yatanlar herhalde %2-3 tür. İddiaları dinlemeli, deliller, yüzleşmeler, zamanlamalar gibi detaylara bakmalı. Yapmak zor, yıkmak yok etmek çok kolay. Soğukkanlı kalmalı.

Hava kirliliği için ineklerin çıkardıkları gazlara bulaşan çevreler, uçaklara, özel jetlere, uzaya gönderilen roketlere ses çıkarıyorlar mi? Bir roket gönderimi kaç inek gazına bedel acaba?

Akademisyeninden memuruna kadar kim ne zaman sahte diploma kullandı ise, zaman aşımı olmadan hesabı görülmelidir. Devletin de milletinde hakkına girmiş bu hırsızlar. Gecmis donem zararlari, aldıkları tüm maaşlar da faizi ile geri alınmalı. Konu unutturulmanalı. Yanlarina kar kalmamali.

Sahte diploma konusunda sonuna kadar gidilmeli. İnsanların hakkına giren, kamu düzenini bozan. Yasaları çiğneyen bu zorbalara, hırsızlara hesap sorulmalıdır. Milletin evladı kursa gitsin, emek versin terlesin bu ahlaksiz şerefsizler sahtekarlikla insanların haklarına girsin, dolandırıcı bunlar.

Algılarımız değişti, kabullerimiz, değerlerimiz yerle yeksan oldular. Toplumun DNA sı değişti. Herşey kötüye gitti. İyi ne kaldı geriye... Hukuk gitti, saygı bitti. Hakkın bi değeri yok. Hatır unutuldu. Gönüller kırık, vicdanlar yaralı, umutlar tükendi tükenecek. Karabasan gibi bir hayat yaşıyoruz.

Ne kayıplar verdik azizim! Say say bitmez. Nereye dönsek kayıp. Acılarla doldu hayatlarımız. İyi sabrettik. Dipler gördük, dibin dibini de. Sosyal çürüme herhalde en zararlısı. Ormanları canları kaybettik o da ayrı. İnsanlığımızı da kaybettik, tüm değerleriyle. Öyle sersem salak bişey olduk işte...